30 Aralık 2010 Perşembe

geçmişten geleceğe

herkesin burnunda tüter.hafta sonu olsun da kafamı dinlesem diye düşünür.

evlerimiz okullarımız artık genelde beton yığını.kendi kendimizi o hapishanenin içine tıkmışız.



neden birçok eski yapı yüzyıllardır ayakta ve bizi hala kendine çekmektedir? o zamanki kültürümüz çok yükseklerdeymiş.




düşünün ki osmanlının son zamanlarında yapılmış bir bina bugün mimari açıdan en güzel okullarımız arasında hizmete devam ediyor.mesela bizim okulumuzda tüm sınıflar kuzeye konmuş.büyük bir mimari başarı!güneş gören tek bir sınıf yok.




hayatta tesadüfen olan bir şey var mıdır?kültürsüz mimari de eksiktir.





şöyle bakarız, hayal ederiz, ustasını bulamayız.ev yaptıracak kişinin hayal etmesi yetmez.mimarın, inşaat mühendisinin, ustanın, çırağın hepsinin aynı dilden konuşması gerekir.






modern mimariye birşey dediğimiz yok.olması gereken yeni bilgi ve malzemeyle insana güzelliklerin, sağlığın, sanatın sunulmasıdır.






şu görüntüler eşliğinde yapılan dost sohbetlerine doyum olmaz.altına arabaşı, üstüne şerbet veya kahve.










bina taş mı, toprak mı, ahşap mı?aslında önemli olan doğru malzemeyle çalışmak, uyumlu çalışmak.







ahşap yüz değil bazen bin yıl bile yaşayabiliyor.










evimiz basit olsun ama sağlıklı olsun.












çok şatafata lüzum yok.













ilk selde uçup gitmesin, sağlam olsun.











arılarımız kış modunda olunca biz de bir çeşitleme yaptık.herkese hayırlı bir ömür diliyorum yaradandan.













12 Aralık 2010 Pazar

kışın nefesi



yazdan kalma günler uzun zamandan beri devam ediyordu.sıcak havalar nihayet son buldu.bulunduğumuz yerdeki çevre dağlar bembeyaz oldu.bugün polen çekmecelerini taktım. iki gündür rüzgar soğuk soğuk esiyor.
bizim ufaklıklar geçen gün hoplayıp zıplarken karyolayı kırmışlardı.enişte karyolayı tamir ediverdi.hayatta kaza eksik olmuyor.kahve değirmenini çevirirken değirmenin kolu gözlüğümü kırdı ve gözüme bir cam parçası kaçtı.neyse ki az sonra parça kendiliğinden çıktı.yeni gözlük için devlet hastanesine gittim.orada mustafa büyüktahancının oğlunun da gözüne yabancı cisim kaçtığını öğrendim.iki gündür hastanedelermiş.




hastane çıkışında telefonlaştığımız, yeni tanıştığımız adaş abdullah ziya beyle yüksekokulun önünde buluştuk.hal hatır, arı derken çaylar yudumlandı ve sıcak bir sohbet ortamı oluştu.aslen kastamonulu olan abdullah bey artık fethiyeli olmuş.iki devlet memuru, iki arıcı tekrar görüşürüz diyerek ayrıldık.



20 Kasım 2010 Cumartesi

finikenin portakalı ve balı


bu yıl çam balı olmadı.olanın esamesi bile okunmuyor.geçen sene o kadar çok olmuştu ki, bu sene de olmayıversin.
bal olmadı madem biz de arıları alanyaya götürelim diyorduk. alanyadan yer bakıldı.ancak Hüseyin ustanın kolu hızarda kesildi ve bu olayın da etkisiyle alanyaya arı götürme işi suya düştü. Hayri amca arıların bir kısmını pürene götürdü. 150 civarında arıyı kışlatmak için kasım başında gerişburnuna getirdik.
arı koyduğumuz yer kuzeye kapalı ve gayet güzel.kışlatmak için hazırlıklar başladı. varroa ilaçlamaları yapılıyor.


arılar çevreden nektar buluyorlar ve kışa girmek için bir yandan bal stoklarını arttırıyorlar, bir yandan yavru faaliyetlerini sürdürüyorlar.akdenizde aralık-ocak ayı kış dönemi demek.şubat ayında arılar hareketlenir.birçok bölgeye göre çok kısa bir kış dönemi.portakal çiçeği olunca finikede soluğu alacağız nasipse...
















18 Ekim 2010 Pazartesi

alanyanın muşmulası

çam balından haberlerin kötü olduğunu yazmıştık. bu hafta sonunda arıların yanındaydık.katları indirdik ve fazla petekleri topladık.arıları kışlatmak için ağızlarını daralttık.
bilindiği gibi bu sene çam balı olmadı.arılar ancak kendisini doyuruyor.10 gün önce durum daha kötüydü.şimdi polen gelişi de başlamış.yavru için iyi haber.


fazla petekleri yaylaya götürdük.


artık arıları kışlık moda aldık ve yola çıkmak için bekliyorlar.hedefte alanya var.alanyada 400-500 arının konaklayabileceği yer arıyoruz.muşmula çiçeklerini bekliyoruz.haydi hayırlısı...







13 Eylül 2010 Pazartesi

BASIRA BALI

arefe günü arıları dodurga/bel mahallesine koyduk. referandum sonuçlarından bir gün sonra arıların çalışmasını, basıra durumunu incelemek için soluğu arılıkta aldık. basıra olduğu zaman arılar bu görünen çamlara uçuyor.bizim burada çam balına basıra balı deniyor.ben de başlığı öyle seçtim.aynı kelime hastalık bulan sebzeler için de "sebzeler basıralandı" diye söylenir.hastalık anlamında.



yerli halktan çoban osmandan aldığımız habere göre bir gün önce rüzgardan dolayı arılar uçamamış.sabahtan ise çiğ durumu iyiymiş ve arıcı niyazi arıkan amcanın deyişine göre sabahtan arılar çok iyi uçmuş. niyazi amca ile bugün tanıştık.bizim kahraman arıkan hocanın babası.akılda kalanlar sıra dışı şeyler olurmuş ya.kahraman hocanın oyunlarda sayıları eksik saydığını, şike yaptığını niyazi amcaya anlattık.güldü geçti gevrek gevrek. çok neşeli hoşsohbet bir adam niyazi amca. dereden tepeden bol hikayesi var.






arıları açıp şöyle bir inceledik.yeni yeni bal gelmeye başlamış. ancak basıra durumu hala sakat.yeterince faaliyet görünmüyor. havalar uygun şartlara geldi. sıra basıranın oluşmasında. hayırlısı...herkes referandumda bile böyle demedi mi.herşey yüzde yüz olacak değil ya.





hayri tezcan ve hüseyin çetin arılarını bu sene biraz daha tarlalardan yukarıya koydular. geçen sene yağmurlarda sel, çamur işleri karıştırmış. ön taraftaki ekilip dikilen alana arı koyulmadı.arkadaki sekilere, sert yerlere koyuldu.














hüseyin ustanın arıları yaylada basıra beklerken bir hafta içinde biraz zayıflamış.hatta bir kovan yağmalanmış, sönmüş.benimkiler zorlar ovasında susamda durdu.ancak orada da pek birşey bulamadılar.


arıları kapatıp, abbas yolcu tuttuk evin yolunu.çoban osman bizi evine davet etti.bir güzel karnımızı doyurup öyle yolcu etti.uydu cihazı büyük ihtimal resetlenmiş. next marka olunca kolayca otomatik aramayla yapacaktık. ancak sabah namazından beridir ceryan kesikmiş.olmadı.yolda başka çobanları gördük.kuyulardan kovayla su çekip keçileri suluyorlardı.keçi peyniri için seneye görüşmeler yaptık.bu sene için peynir sezonu kapanmış.iyi bal,peynir haberlerinde buluşmak dileğiyle...tüm arıcılara selamlar.














26 Ağustos 2010 Perşembe

ÇAM BALI BEKLEMEDE

Geçen günlerde çam balının basıra durumunu tesbit için Hüseyin Çetin ve kayın pederi ile Dodurga/Bel'e gittik.Günlerden beri süren sıcaklar basıra yapan böcekleri öldürmüş.Çam balı için havaların düzelmesi beklenecek.Yani yağmur, çiğ, nem, serinlik.
Hüseyin usta saniyeler içinde çamın tepesine çıkıyor ve dalları inceleyip iniveriyor.Mübarek çocukluğundan beri çam ağacının başında sanki.
Hüseyin usta ve kayın pederi hem marangoz hem arıcı.Toplam 400 koloni arıları var.Web adresi http://www.tezcanbal.com/






Büyük ihtimal size de böyle bir mail gelmiştir.Odanıza koyduğunuz kaktüs radyasyonları emiyor diye.Biz de hemen kaktüs edindik.Odalara birer ikişer koyduk.



Doğadan kareler.



Esas kaktüs merakı olan yeğenlerim var.






Evin pencerelerine çeşit çeşit kaktüsler yetiştirip koyuyorlar.





Bazı bu işin meraklıları binlerce çeşit kaktüs yetiştiriyorlar evlerinde.Bir kaktüs bitkisinin bu kadar çeşitle floraya renk katması ne kadar güzel.







Dodurgaya orucun ikinci günü gittik ve yolda hep serap gördük.Dodurga dediğimiz yer susuz bir yer.O kadar susuz ki ancak Urfa Mardin onunla yarışır.7 mahalleli bir köy.Yüzlerce su kuyusu ve sarnıç var.İnsan kendini 1000 yıl önceki bir medeniyetin içinde zannedebilir o su kuyularını ve sarnıçları görünce.Seki mahallesindeki su sarnıcı turizmcilerin işine yarayabilir.Yine Dodurga'nın mahallelerinde milattan öncesine ait filmler çekilebilir.


Çam balı o kadar kısa sürede bolca elde edilebilen bir bal ki kıymeti tam bilinmiyor.Bizim Fethiye'nin insanı çiçek balını evine bile almaz.Çam balı kaşık kaşık yesen bile insanı yakmaz.İşte bu damak tadı Fethiyeliye çiçek balı yedirmez.Halbuki her balın ayrı bir değeri vardır.
Çam balında genelde üç kesim olur.Birinci süzmede yayladan kalan çiçek balları da olduğu için tadı biraz daha yakıcıdır.
Dodurga o kadar susuz. Ancak hemen arkası deniz.Ölüdeniz'e de yakın.Dodurga Faralya arasındaki yol biraz daha düzeltilmiş.İftar oluversin diye güneşin batmasını, ezan-ı muhammedinin okunmasını bekliyoruz.Aynen havanın serinleyip çam balının basırasının olmasını beklediğimiz gibi.İnsan nefisle donatılmamış mı?Tabi ki ektiği olsun, sattığı para etsin, diktiği büyüsün ister.
Herkese sağlıklı, hayırlı ramazanlar...



31 Temmuz 2010 Cumartesi

bahçemizden sebzeler

tazecik mor patlıcanlarımız.
bahçemdeki sebzelere sadece hayvan gübresi verdim ve belli gelişimler elde ettim.hele hele tavuk gübresi müthiş etkili.


internette patates fazla sulanmaz bilgisini okumuştum ve ben de fazla sulamadım.fazla büyümediler.yanlışlıkla fazla su alanlar irileşmişti.sadece internetten öğrenilen bilgilerle arıcılık da yapılamaz.ehil bir ustayla beraber arıcılığı geliştirmekte fayda var.

daha yakın bir zamana kadar karpuzun çekirdeklerini alırdık saklardık ve ertesi sene atardık toprağa. yeni ürünlerimizi alırdık.





gazete kağıtlarına sarılı domates, biber, salatalık tohumları raflarda durardı.bu tohum biriktirme işine yeniden başlamalı.çevremizde bulabildiğimiz kısır olmayan tohumları biriktirmeliyiz.tohum tekeli oluşturuluyor.yakın zamanda böyle giderse yetişebilen kayısı çekirdeği bile bulamayabiliriz.
tarım bakanlığı tohum bankası oluşturuyormuş.inşallah faydalı olur.
elle bölünen kırağılı mor domatesler tadından yenmezdi. duyduğumuz kadarıyla domateslere hamamböceği geni enjekte ediliyormuş.gerçekten çok sağlam oluyor.ancak lastik top gibi olan domatesler bazen bıçakla zor kesiliyor.


çok sağlam ürettiğimiz bu domatesler nedense bu sene kelebeklere yenildi.evet seralara giren kelebekleri ilaçlarla öldüremiyorlar.kanser çok arttı lafını hep duyarız.yediklerimize dikkat etmeliyiz.
velhasıl şehirleşme,tarım politikaları, besin kontrolleri... üzerinde durmamız gereken konular.
herkese sağlıklı, dolu dolu bir hayat dilekleriyle...





14 Temmuz 2010 Çarşamba

"değmesin yağlı boya"

kovanlarım boyasız.aslında su bazlı boyayla boyanabilir.ancak sedir ve ardıç boyasız da güneşe yağmura dayanabilecek ağaç cinsleri.
siz siz olun kovanınızı yağlı boyayla boyamayın.nemle uğraşırsınız ve kışın arı sönmesi ve arı hastalıkları yakanızı bırakmaz.ahşabı vernikle veya yağlı boyayla boyamak elinizi naylonla sarmak gibidir.ahşap nefes alan bir izalasyon maddesi.su bazlı boya ağaçtaki nefes alma gözeneklerini kapatmıyor.

bizim fethiyede pek katlı çalışılmıyor.arıcılar bana da katlıyla uğraşma diyorlar.arılarım yaylada anasondalar.sezon yağmurdan dolayı şimdiye kadar rolentadaydı.yeni yeni kıpırdanmalar var.

tüm arıcılara iyi sezonlar.