2 Kasım 2011 Çarşamba

2011 çam balı




bir koltukta iki karpuz taşınmazmış.hele hele üç karpuz hiç...çam balının bile mevsimi geçti, hala çiçek balı haberi blogda aylardır duruyor. karpuz meselesi.




geçen sene çam balı olmadığı için arıları 200 km mesafeye muğlaya kırana götürdük. bir süzüm yapabildik. bu sene çam balı petekten çıkmayacak kadar koyuydu.balları motorlu süzme makinasıyla süzdük. çevreden gelen haberlerde de çam balı orta düzeyde.




şimdi arılar çengerde pürende.

19 Temmuz 2011 Salı

yumurcak




burdur karamanlıda arılar bu sene iyi iş yaptı.
yumurcak, anason, sarı anason, korunga, kır çiçekleri arının bal aldığı bitkiler.




ahmet amca çeviriciydi.12 kovandan 3 teneke benim bal oldu.hüseyinin 100 arıda 24 teneke.hayri amca ise heralde 80 tenekeyi görecek.herkese hayırlı hasatlar...





6 Temmuz 2011 Çarşamba

mancanın kaymağı...



burdur bucaktan burdur karamanlıya götürdük arıları.(mancaya).işlerin sıkışıklığından arıları koyduktan sonra 4-5 gün geçince arı kontrolüne gidildi.arıların coştuğu bir zamana geldiği için 4-5 gün uzun bir süre sayılıyor.
arılar çeşit çeşit çiçeklerden bal getiriyor.burada iki çeşit anason var.sarı anasondan daha uzun süre nektar geliyor.bir çok yerde anason balı çok kısa sürer.burada bitki çeşitliliğinden dolayı akım devam ediyor.kimyon, afyon bizim oralarda olmayan ekilen bitkiler olarak karşımıza çıkıyor.


arı hem petek örüyor hem bal getiriyor.çıtayı kaldırınca şıpır şıpır bal dökülüyor.










hüseyinle beraber 100 arının bakımını 2 günde bitirdik.kat aralarına ızgara atılarak üst katlar bala hazırlandı.inşallah bu sezon petek bal isteyenler de memnun edilecek.





karamanlıdan korkuteline giden yola girince yol kenarında kilometrelerce kiraz ve vişne ağaçları var. isteyenin istediği kadar yemesi serbestmiş.






22 Haziran 2011 Çarşamba

yelten notları

finike turunçovada eski mermer ocağı yanındaki arılığımızdan bir görüntü.






























portakal balı süzümünden bir enstantane.









zayıf arıları korkuteline elma çiçeğine götürmüştük.









sonuç fevkalade.
























bu fotoğrafımız arılarımızın son konaklama yeri burdur bucak yelten.












biz de arılardan önce yeltenerek petek takıyoruz.
















arılıktaki konaklarımız.
















sarayın içinden bir görüntü.




















hayri amca 3 gün gecikince arılar gaza basmış.

































siz siz olun bahar mevsiminde böyle büyük ağaçların yanına arı koymayın. ağacın başından oğul toplaması zahmet ötesi.























çözüm için böylesi darağaçları kuruyoruz.darağacına kendi ayaklarıyla kim gelmiş ki?
















ilk günler çok daha iyiydi arıların düzeni. görülmemiş sıklıkta yağan yağmurlar hızımızı sekteye uğrattı.elimizdeki biriken polenleri tüketmekte zorlanıyoruz.son olarak kek kurabiye içine katarak misafirlere ikram ediyoruz, çocukların yemesini sağlıyoruz.bloğunu zamanında yenilemeyen bir arıcı olarak tüm arıcıları selamlayarak yazımıza niheyet verelim.










3 Mayıs 2011 Salı

portakal balı

uzun bir zamandır blog güncellemedik.

tam bizim yayla işleri başladı.

o sırada blogspot adresleri yasaklandı.

internetten biraz uzak kaldık.

fotoğrafsız yaptıklarımızı anlatacağız.

tussuz yemek gibi de olsa yazıp çizeceğiz.

arıları finike turunçovaya götürdük.
hüseyinle bizim arılar güçsüzdü.

verilen şerbetleri bile bitiremeyen arılar vardı.

ancak hayri amcanın arıları çamdan

sonra pürene girdiği için canavar gibiydi.

ancak şu aralar epey toparlandılar.

şekersiz bal tabirimiz çok tepki çekmişti.

şerbet olarak bal veriyordum.

artık hüseyingille beraber arıları

birleştirdik. ikinci iş olarak arıcılık

yaptığımız için arılardan bazen uzak kalıyoruz.

besleme olarak bal verilip yarı organik

bal üretimi hayallerimizi biraz daha

ileriye ötelememiz gerekti.


geçen hafta portakal balı süzdük. toplam 30 teneke bal

süzüldü. bizim hisseye 1 teneke bal düştü. havaların yağışlı
geçmesi sebebiyle geçen seneye göre az bal oldu.arı yavruya

gitti. bu da kötü birşey değil.

şimdi de arıları elma çiçeğine götürdük.

herkese iyi arıcılık dilerim.

22 Şubat 2011 Salı

seydiler kilimi

aile hekimliği başladı ve bizim hayatımız da değişti bir aydır.hanım aile hekimliğinde işe başladı sekide.biz de bir aydır kemer seki arasında gidip geliyoruz.aile hekimliği özel sektör gibi.doktor devletten sağlık ocağını kiralıyor.hatta sağlık ocağı içindeki eşyaları devletten satın alıyor ve belli bir bütçe ile sağlık işlerini devam ettiriyor.bulunduğunuz il ilçe içinde istediğiniz doktoru seçebiliyorsunuz.köydeysen komşu köydeki doktoru seçebilirsin.
arılara daha az vakit ayırabiliyoruz.en son ziyarette iyi kovanların yanında ruşetteki zayıf arıların söndüğünü gördük.geçen sezonun kötü geçmesinin devamı bunlar.inşallah mart gibi finikeye gidip açılır arılar.

kemer, seydiler, seki eskiden bir muhtar tarafından idare edilirmiş.hatta bizim kemerde hiç ev yokmuş.seydiler seki arasında gidip gelirmiş insanlar.


seki eczanesi ilk olarak sekiye açılıyor.sekide 4-5 sene devam ettikten sonra fethiyeye açılıyor.adını vergi şampiyonu olarak duyurdu uzun süre.



uğur ustanın el emeği göz nuru kendini gösteriyor.




abimgil fethiyedeki seki eczanesinin işlerini yaptı.bazıları ahşap görünümlü plastik yaptırır kapısını dolabını. bunlar da plastik görünümlü ahşap dolaplar. kestane ağacından yapılan dolaplar gayet güzel oldu.nazlı ahşaba da bu yakışır zaten.





15 Ocak 2011 Cumartesi

sınıf 2010

2010 yılının sınıf fotoğrafını çekelim dedik .ders bedendi ve çocukları objektifin karşısına aldık.



ramazanımızdan bir hikaye.ramazan çocukken üzerine birisi traktör sürmüş ve korkutmuş.o da biraz sessiz büyümüş yayla köylerinden bekçilerde.bizim okulun ana sınıfına kaydı yapılınca bir yıl boyunca sınıfa katamadık. sadece canı istediğinde sınıfa girerdi.bazen ana sınıfı öğretmenine ağzına geleni söylerdi.birinci sınıfa başlayınca ramazanla uğraşma sırası bana gelmişti.mehmet erbille epey bir dil döküp önünden kaçıp sınıfa girmeye ikna edebildik.artık sınıfımızın en efendi öğrencilerinden ramazan.



rıdvanımız sınıfın lideri.arkadaşları onu sürekli başkan seçiyorlar.daha okula başlamadan türkçe ve arapça metinleri okuyabiliyordu.




ademin ağabeyini de ben okutup beşten mezun etmiştim.uzun bir süre ademe ramazan diye hitap ettim ağabeyini hatırlattığı için.







mertcan...gözlerinden zeka fışkıran bu çocuk verilen tüm test sorularını çok kısa bir sürede cevaplayınca getir inceleyeyim dedim.tüm sorular full.kerata meğer cevap anahtarından yapmış hepsini.





yunus emre sınıfın gülü.yine birinci sınıftan bir hatıra:
okulun daha ilk ayları.ekim ya da kasım.aşıcılar bizim okula geldi.çocuklara aşıcıları görmeden aşının faydalarını anlatıyorum.biraz acıyabileceğini ancak buna dayanabileceklerini söyleyerek onları cesaretlendiriyorum.çoğu zaman çocuklar zevkle, korkusuzca aşılarını vurduruyor.
ancak biz daha aşının faydalarını anlatmadan yunus emre kayboldu.öte yunus emre, beri yunus emre.yunus yok.ailesini aradık, eve gitmemiş.akrabalarını aradık yok.en son dördüncü derse doğru çıkageldi yunusumuz.meğer daha sağlık ocağının arabası kapıdan girer girmez ipi kırmış, tabanları yağlamış yunus.okulun arka tarafına kaçmış ve su değirmeninin harabeleri arasından izlemiş hemşirelerin gidişini.ancak o zaman çıkıp gelmiş.daha sonra ailesi giderek aşılattı sağlık ocağında.







üç yaramaz kız.
okullarda performans ve proje ödevleri vardır.proje ödevleri yılda bir dersten, performans ödevleri ise her dönem her dersten verilir.performans ödevleri bizim zamanımızdaki dönem ödevlerine benziyor.dönem ödevlerinden yüksek not alanların ders notu da bir not yükselirdi.dönem ödevi için ilçeye gidilir, halk kütüphanesinden fotokopiler çekilirdi.yazın güzelse, ödevin düzgünse alırdın onu.sahi o zaman notlar da onluk sistemdi.
şimdi çocuklara ara ara araştırma ödevi veriyorum.herhangi bir soru soruyorum ve cevabı sınıftan alamazsam bu konuyu araştırın diyorum.cevabı bulanlar bir kağıda yazıp bana getiriyorlar.işte böyle bir ödevdi:dedim ki, adamın birisi ben halepteyken dokuz arşın atlardım diye böbürlenip dururmuş.bunu duyan insanlar da "..................ordaysa, ...............burda."demişler.bu atasözünü bulup gelin dedim.







sınıfın iki goncası Seher ve Hale.sıra arkadaşı bu ikisi.hale yazmış getirmiş atasözünü:" Halep ordaysa arşın burda."
daha sonra seher getirdi atasözünü.sıra arkadaşı olunca büyük ihtimal arkadaşına bakan seher:"Hale ordaysa arşın burda." yazmış.
çocukluğumda babam çarşı içine pazar kurardı.urgan iplerini satarken "halepten şama kadar ipler." derdi.demek ki eskiden haleple şam bizim kültürümüzün bir parçasıymış ve halk içinde bu söz yer etmiş.








11 Ocak 2011 Salı

"Gulfstream"


hüseyin ustanın asker gibi durduğuna bakmayın.iki ay önce hızarda bilek zarar gördü ve başarılı bir ameliyattan sonra sinirler dikildi.parmaklar yeni çalışmaya başladı.robotsu duruş ondan.
ara ara soğuk yüzünü gösterse de burası hala yazdan kalma günleri yaşıyor.abimgilin hızarında odunlar bile satılmaya başlamadı.geçen gün ormancı ömer abiye kışın önüne belediyeye söylesen de şu yolu bir açtırsak dedim.hoca kışın önü mü kaldı?kara kış bitti.kış yarı oldu dedi.
evet kış yarı olsa da havalar hala sıcak.arılar polen taşıyorlar.



iç anadoluda, doğuda kar kış resimlerini görünce buralar çok sıcak.




arılarımız manzaralı bir şekilde kanal boyunca sıralanmış olarak duruyor.hani coğrafyada öğrendiğimiz "Gulfstream" sıcak su akıntısı vardır okyanusta.sanki o akıntı buralara ulaşmış gibi.


arılar:sağlık kaynağımız.bal, arı sütü, polen. akla gelen ilk ürünler.arıcılığa başlamadan önce erdoğan büyükkocadan teneke teneke bal alıp tükettik.işte o sene soğuk algınlığı, nezle ve gripten kurtulamayan ben hastalık nedir görmeden kışı çıktım.arıcılığa başladıktan sonra da günde üç öğün bal yiyorum.balın kesmemesi için yoğurtla yiyorum.Allah herkese sağlık, sıhhat, afiyet ve iman nasip eylesin.

4 Ocak 2011 Salı

Urfalıyam Ezelden

İlk atama yerim Urfa idi. Dört sene Urfada çalıştım.Orada kaldığım müddetçe bizim insanlarımızı gördüm. Muğladaki Mehmet amca neyse Urfadaki Mahmut amca oydu.
Etle tırnak birbirinden ayrılmaz.Aşağıda Abdullah Muradoğlunun bir yazısı var.Herşeyi apaçık ortaya koyan bir yazı.



Mısır 1881 de, Sudan 1889 da, Irak, Ürdün ve Filistin 1. Dünya Harbinde İngilizlerin eline geçti.

Körfez Emirlikleri 1800 lü yıllarda ve 1. Dünya Harbinde İngiliz sömürgesine girdi.




Cezayir 1830 da, Tunus 1881 de Fransızlar tarafından işgal edildi.





Suriye ve Lübnan 1. Dünya Savaşında Fransız mandasına girdiler.

Libya ise 1911 de İtalyanlar tarafından işgal edildi.
Tarih ne için okunur?:
Tarih "tarihleri" ezberlemek için okunmaz.
Tarih yaşananlardan ders almak için okunur.